Sevgi zaten tüm hastalıkların ilacıdır.

2002 yılının Ekim ayında bir gün bir telefon geldi ve tüm hayatımız değişti. Kızımın arkadaşları onun devamlı uyuduğunu söylediler. Bu arada kızım üniversite öğrencisiydi. İkinci sınıfa daha yeni geçmişti. Onun okuyup topluma faydalı bir insan olmasını herkesten çok ben destekliyordum. Derhal kızımın olduğu şehre gittim ve kızımı eve getirdim. O gece eşimle birlikte sabaha kadar düşündük. Bu nasıl bir hastalık olabilir acaba vücutta ağrı olsa uyumaz dedik. Sabah ilk iş olarak Bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesine gittik. Muayene yapıldı ve aynı gün teşhis konuldu. Kızımın iki uçlu manik atak geçirdiği ilk doktorumuz Aytül Hariri tarafından bize söylendi. Tabi bu arada bu hastalık hakkında detaylı bilgi verildi ve böylece bu tedavi sürecimiz başladı. Kızım çok gençti daha, üniversiteye giden azimli, çalışkan bir öğrenciydi. İlk başta bu hastalığın neden olduğunu çok düşündük. Ben çalışan bir kadındım, belediyede çalışıyordum. Tanıdığım bildiğim tüm doktorlara bu hastalığı sordum, kendim de araştırdım ve ailece karar verdik. İnsanların vücudu hastalanabileceği gibi beyni de hastalanabilirdi. Kızımız çok zorlu olana ÖSS ye girmiş, ilk defa ailesinden uzak kalmış dolayısıyla çok yoğun stres yaşamış ve hastalanmıştı. Okuluna devam etmek istedi ve  etti. Biz kızımızın istemediği hiçbir şey için onu hiçbir zaman zorlamadık, bu hayat onundu biz sadece ona yol gösterici ya da rehber olabilirdik. Benim için de çok zordu herşey... Canımın parçası öğrenci yurdunda kalıyordu neler yapıyor nasıl insanlarla karşılaşıyordu? O zamanlar cep telefonu yoktu. Yurdun ankesörlü telefonundan defalarca arardım tabi bunaltmazdım, sesini duymak iyi gelirdi ikimize de biliyordum. Her hafta en az iki mektup yazardım, moral olsun, kendini yalnız hissetmesin diye... Bu arada önemli bir konu daha vardı İLAÇLAR... Her gün düzenli olarak alınması gerekiyordu ama kızım toplum içindeydi, arkadaşlarının yanında üzülmesi, kırılmasın diye ilaçlarını aldın mı diyemezdim. Tabi bende bir yol buldum ilaç demeyecektim "ÇİLEK" diyecektim."Çileklerini aldın mı kızım".

    Üniversiteyi 4 yılda değil 6 yılda bitirdi olsun. O kadar aksaklık olacak tabi ki bekliyorduk ama sonuçta kızım artık üniversite mezunu bir öğretmen adayıydı. O yıl çalışmaya başladı ohhh dedik eşimle işte başardık kızımız artık topluma faydalı, kendisine faydalı, maddi imkanları olan bir kız oldu. Bu azmin zaferiydi. Daha sonra kızım nişanlandı hem de üniversiteden arkadaşıyla evlendi ve ben şu an anneanne oldum. Bu tarifsiz bir duygu...

    Bu hastalıkta en çok dikkat edilmesi gereken şey ailelere düşen görevler. Yavrularınızı yalnız bırakmayın, hep destek olun, onlara güvenin ama kendinizce denetleyin de.  Güçlü bireyler yetiştirin, evlatlarınızı koşulsuz ve sınırsız sevin. SEVGİ ZATEN TÜM HASTALIKLARIN İLACIDIR.