BEBEKLERİYLE BAĞ KURAMAYAN ANNELER, YALNIZ DEĞİLSİNİZ….

BEBEKLERİYLE BAĞ KURAMAYAN ANNELER, YALNIZ DEĞİLSİNİZ….

 

 

 

Kokusu, sesi,  bakışı, sıcaklığı o kadar güzeldi ki ne kadarını anlatabilirim bilmiyorum. Sanki o an her şey durmuştu. Bir tek ‘O’ vardı.

 

İyi ki geldin… Yaşadığımı hissettirdiğin için, ayak tabanlarındaki kadife katman için, içimi eriten o mahcup gülümseyişin için…

Sanki benim bebeğim değil de bir yabancının bebeği gibiydi’

 

‘Onunla aramda hiçbir bağ yokmuş gibi hissettim.’

 

‘Durmadan bebeğe bakıyor ve kendi kendime bu kim diyordum’

 

 

 

Evet bunların hepsi yeni doğmuş bebeği olan bir annenin hissedebileceği duygular. Sıcak, şefkatli bir bağ ile yoğun duygular hissedebilmek de mümkün bunları hissedememenin verdiği ıstırap ile acı çekmek de…….

 

‘'Bir annenin bebekle bağı harika ve güçlü bir şekilde ve çoğunlukla hemencecik oluverir.  İlk hamilelik haberini aldığında, İlk kalp atışlarını hissettiğinde, ilk tekmeleriyle, ilk bakışla, ilk koklayış, ilk dokunuş, ilk sıcaklıkla …... Ama ya öyle değilse?

 

‘’Doğum olduktan kısa bir süre sonra, temiz hastane elbiseme kirli, kıvrımlı bir bebek koydular. Yeni doğmuş sevimli bir bebekti ama benim bebeğim gibi gelmiyordu. Göz teması kurduğumuzda, büyülü şekilde birdenbire olmasını beklediğim o güçlü bağ oluşmamıştı. Sanki, saatlerce emek vererek ve sayısız sancıya katlanarak içimdekinin dışarı çıkmasını sağlamıştım ve ödül olarak da bana oradaki bebeklerden birini vermişlerdi. Beni yanlış anlamayın, bebeğe baktım, ihtiyaçlarını giderdim. Onun için iyi şeyler diledim ve onun yanında oldum, ama benim bebeğim gibi hissetmedim. Hastanede kaldığımız süre boyunca da onu o tutkulu aşkla sevdiğimi söyleyemem. Şimdi bunları hatırlayınca çok acı veriyor. Şu anda, 4 yaşındaki oğlumu tüm kalbimle seviyorum ve çoğu gün onsuz bir hayatı düşünmek dahi beni altüst ediyor. Olması gereken ve benim de beklentim olan; bebeğimle gerçek bir bağ geliştirmem gerektiğiydi. Bu süre boyunca daha yakın olamadığımız için kendimi hep suçlu hissettim. Ziyaret eden arkadaşlarım “bu halime şaşırarak anne olmak istemiyor musun? diye soruyorlardı.

Çocuğumu neden diğer anneler gibi sevememiştim? Herkesin bahsettiği bu bağ neredeydi? Bebeğim onu ​​seven bir anneye sahip olmayı hak etmemiş miydi?’’.

 

Anne Bebek İlişkisinde Normal Olan Nedir?

Annelerin çocuklarıyla anında bağlantı kurması oldukça doğaldır.  Bununla birlikte, yukarıda bir anne tarafından acı verici şekilde tarif edilen bu ‘’gecikmeli bağlanma’’ şekli de mümkündür.

Ebeveyn ve çocuk arasındaki bağ, özel ve çok önemli bir bağdır. Ebeveynlerin içgüdüsel olarak bebeğe özen göstermesini, ihtiyaçlarını gidermesini ve güvenli bir ortam sunmalarını sağlar.  Bebekle bir bağ kurulamadığında ise; bu durum ebeveyn-çocuk ilişkisine zarar verebilir ve bir annenin başarısız ya da yanlış bir şey yapıyormuş gibi hissetmesini sağlayabilir. Üstelik bu anneler çoğunlukla, problemlerini dile getirmekten çekinmektedir ve bu ağır yükle tek başına mücadele etmeye çalışmaktadırlar.

 

Bebek İle Bağ Kurmada Mutlak Bir Doğru Yoktur

Sadece bebeğimizle bağ kurmanın doğru bir yolu değil, aynı zamanda doğru bir zamanı da yoktur.

Bazen, ebeveyn ve çocuk arasındaki bağ hemen oluşur. Ancak ebeveynlerin 1/5'i doğumdan hemen sonra yeni doğan bebeklerine bağlılık hissetmeyebilir. Bu güçlü ve şefkatli bağı hissetmeden haftalar veya aylar geçebilir.

Bağlanma aktif veya pasif şekilde gelişebilir. Bazı aktif bağ örnekleri, annenin bebeğe keyifle dokunması veya şarkı söylemesi olabilir. Öte yandan pasif bağ, bebeği beslemek, bezini değiştirmek veya uyuması için sallamak şeklinde olabilir.

Bazı ebeveynlerin neden bebeklerine karşı ertelenmiş bir bağlanma hissine sahip olduklarını kesin olarak bilmesek de;

 

  1. Prematür(erken) doğan ve/veya yenidoğan yoğun bakım ünitesinde kalan bebeklerin annelerinin,
  2. Uzun uğraşlarla bebek sahibi olan ve/veya sezaryen doğumlar dahil zor doğumları olan annelerin,
  3. Taşıyıcı annelik yoluyla doğan veya evlat edinilen bebeklerin annelerinin,
  4. Doğum sonrasında hormonal dengesizliği yoğun yaşayan veya doğum sonrası depresyonu olan annelerin,
  5. Geçmişte gebelik kaybı veya bebek kaybı olan annelerin,
  6. Sosyal, ekonomik veya diğer stresli durumları olan ebeveynlerin daha fazla risk altında olduğunu biliyoruz.

 

Ancak bu risk faktörlerinden hiçbirine sahip olmayan ve bebeğiyle bağ kurması aylar süren anneler de vardır. Bu durumlarda aslında bu sürecin de doğal olduğunu anlamak ve bebeği mutlu ve sağlıklı tutmaya konsantre olmak önemlidir.

Annelerin çoğunluğu için, bebekle güçlü ve yoğun bir bağ zamanla oluşacaktır. Bu süreç, birkaç dakikadan birkaç aya kadar sürebileceğinden, zaman akışının tahmin edilmesi mümkün olmamaktadır.

 

Annelerin Bebekleri ile Bağ Kurmasına Yardımcı Olabilecek Öneriler:

Besleme zamanlarının bazılarını bebeğinizle bağ kurmak için kullanmayı planlayın

  1. Bir veya iki besleme zamanını, telefonu ve televizyonu kapatarak, sadece beslemeye odaklandığınız “fişlerin çekildiği besleme zamanları’’ olarak düzenleyin.
  2. Göz teması kurmaya çalışın, o küçük ayak parmaklarını gıdıklayın veya sırtlarını ovalayın. Bu ayırdığınız zamanların, büyük olasılıkla daha gergin olacağınız ve bebeğin de daha sakin kalmasını isteyeceğiniz bir gece vaktinde olmamasına dikkat edin.
  3. Bunu her besleme zamanında yapmak için kendinizi zorlamayın, sizin de ara vermeye ihtiyacınız var!

 

Bebekle aynı odada uyuyun

  1. Siz uykuya dalarken, bebeğinizin nefes alışverişini dinleyin. Hıçkırığını duyduğunuzda gülümseyin. İhtiyaç hissederseniz, yanına yaklaşın ve saçlarını parmaklarınızla hafifçe tarayın. Bebeğinize daha yakın olma duygusu hissederseniz, kucağınıza alın.

 

Annelik içgüdülerinizi dinleyin

  1. Kimsenin bebeğiniz için ne yapmanız gerektiğini söylemelerini dinlemeyin, doğru olduğunu hissettiğiniz şeyi yapmaya odaklanın. Her ağlamasına ve çıkardığı sese cevap vermek sizin için doğru geliyorsa, hissettiğiniz gibi yapın!
  2. Bebeğiniz uyurken ona dokunmak hatta kucağınıza almak isteği gibi doğal içgüdülerinizi bastırmayın. Ya da belki bebeğinizi battaniyesine sarmak ve uykuya geçmesi için beşiğine yatırmak hissi de gelebilir, bu da gayet doğaldır.
  3. Kimsenin size nasıl ebeveynlik yapılacağını söylemesine izin vermeyin, bağınızı nasıl geliştireceğinizi kendiniz bulun.

 

Yardımı kabul edin

  1. “Her şeyi yapmaya” çalışmak, doğduktan sonra bebeğe karşı stresli ve kızgın olmanın neredeyse kesin bir yoludur. Eğer iyi niyetli arkadaşlar ve aile üyeleri gelip yardım teklif ederse, yardım etmelerine izin verin!
  2. Onlara gerçeği söyleyin- bulaşık, yemek pişirme, çamaşır vb. yapmak için yardıma ihtiyacınız var - bu işleri yaparken aynı zamanda bebekle de ilgilenmeye  çalışmayın, mümkünse bir başka kişiden destek alın.
  3. Doğum sonrası iyileşme bebeğinizle bağ kurmanız için de gereklidir, bu yüzden eşiniz, kayınvalideniz, en iyi arkadaşınız vb. akşam yemeği yapsın çünkü sizin yatıp dinlenmeniz de gerekiyor!
  4. Birinden bebeği tutmasını isteyebileceğiniz tek istisna şekerleme yapmanızdır. Uyku her şeyi daha iyi hale getirir ve huysuz bir anne bebekle bağ kuramaz.

 

Bebeğinizi  giydirin

  1. Bebeği tüm gün, her gün pijamalarının içinde bırakmayın. Haftada en az iki kez, sevimli tulumlar ile ve bu tulumlarla uyan renkli ayakkabılarla giydirin.
  2. Bu giysilerle fotoğraf çekin ve bebeğinizle fotoğraf çekmenin tadını çıkarın

 

Bebek masajı yapın

  1. Bebeğinizi bezine kadar soyundurun, bir havluya sarın ve bebek losyonlarını minik bedenine hafifçe sürmeye başlayın.
  2. Bebek masajı, bebekle bağ kurmanın harika bir yoludur ve bebek solunumunu ve kalp atış hızını düzenlemek de dahil olmak üzere sağlıkla ilgili birçok faydası vardır.
  3. Masajdan sonra bebeğinizi tekrar giydirmeden önce ten tene temas edecek şekilde bebeğinize sıkı sıkı sarılın.

 

Kalp atışının tadını çıkarın

  1. Hamilelik sırasında bebeğinizin ultrason esnasındaki kalp atışını adeta bir müzik gibi dinlediğinizi hatırlıyor musunuz? Şimdi de istediğiniz zaman bu müziği dinleme lüksünüz var!
  2. Bebeğinizi sıkıca sarın ve göğsündeki kalp atışlarını hissedin. Bu esnada bebeğinizin kokusunu da hissedin.

 

Bebeğinize dünyayı tanıtın

  1. Bebeğinize anlatmayı hayal ettiğiniz çok şey var, daha çok büyümesini hiç beklemeyin, şimdi başlayın!
  2. Bebeğinizle yemek pişirme hakkında, yaptığınız iş hakkında, komşularınız hakkında, sevdiğiniz dizi hakkında konuşun, onun bebek karyolası için bebek mobilya mağazalarını nasıl heyecanla dolaştığınızı anlatın…..Gününüzü anlatın: yanlışlıkla çayınıza tuz kattığınız, üşüdüğünüz için hırka giydiğinizi….
  3. Bebeğiniz onunla konuştuğunuzu duymayı çok sevecek ve bir ilişki geliştirmeye başlayacaksınız.

 

Bebeğinizin sizi eğlenceli işlerden alıkoymasına  izin vermeyin

  1. Bir bebek sahibi olmadan önce yaptığınız size zevk veren şeyleri yapmaya devam edin. Bebek arabası ile gidebileceğiniz yerlere gitmeye devam edin.
  2. Bebeğinizi de götürmenin uygun olmadığı yerler ve aktiviteler için eşiniz, akrabanız ya da güvenilir bir kişiden bebeğinizin evde kalması konusunda destek alın.  
  3. Bebeğinizle sürekli ilgilenmek ve sevdiğiniz şeylerden uzak durmak sizin isteyerek yaptığınız fedakarlıklar olsa da bebeğinizle bağ kurmanızı olumsuz etkileyebilir ve daha fazla kızgın olmanıza yol açabilir. Annelerin keyifli işler yapması ve zevk alabilmeleri onları daha mutlu edecek bu da bebeklerine daha yakın hissetmelerine olumlu katkıda bulunacaktır.

 

Bebeğinize şarkı söyleyin

Bebeklere sadece ninni söylemek zorunda değilsiniz. Kendi sevdiğiniz şarkıları mırıldanabilirsiniz. Hatta sevdiğiniz müzikleri açıp bebeğinizle dans edebilir, uyuturken rahatlatıcı şarkılar söyleyebilir isiniz.

 

Benim durumunda olan başka anneler var mı? Onlarla nasıl iletişim kurabilirim, ne yapabilirim?

 

Ülkemizde ve dünyada bebeğiyle bağ kurmakta zorluk yaşayan pek çok anne var. Kimi bebeğini tam anlamıyla sahiplenemiyor kimi keşkelerin içinden çıkamıyor. Asıl üzücü olan ise yaygın bir sorun olmasına rağmen çoğu annenin bunun yalnızca kendi başına geldiğini düşünüyor olması.

 

Bebek ile bağ kurma güçlüğü, yeni bir bebeği olan annelerde görülebilen diğer önemli ruhsal sorunlardan çok daha yaygındır ve çocuk üzerinde de önemli bir etkiye sahiptir. Ancak ne yazık ki bu problem pek çok ruh sağlığı çalışanı tarafından tanınmamakta ve bu problem yaygın olmasına karşın toplumsal tabularımız sebebiyle bu sorunu yaşayan birçok anne bunu dile getir(e)memekte ve bu problemle yalnız başa çıkmak mecburiyetinde kalmaktadır.

 

Bazen annelerin, özellikle iyileşmeden sonra, benzer bir sıkıntı içerisinde olan diğer annelere ulaşmak istedikleri olur. Örneğin: doktor bir anne şöyle yazmış ve yardım istemişti: “Çok derinden utanıyorum… Televizyonda ne zaman bebek görsem, bebeğime karşı böyle korkunç bir nefret hissettiğim için ağlıyorum”.

Bu anne tecrübeleri hakkında oldukça uzun yazılar yazmış ve başkalarına yardım etmek için aktif çaba göstermiştir. 2018 Mayıs ayında Stafford Uluslararası Sempozyumu'nda, bu cesur anne, yaklaşık 100 kişilik bir izleyici kitlesine kendi tecrübelerinden bahsetmiştir.

 

İngiltere’de anne bebek bağlanması konusunda çalışmalar yürüten Prof.Dr.Ian Brockington ve bu annenin de içinde olduğu öncü bir grup tarafından  2018 yılı Haziran ayında, bu talihsiz annelere destek ve yardım sağlamayı teşvik etmek için Bağlanma Bozuklukları Çalışması adı altında anonim bir hasta paneli oluşturulmuştur.  Bu panelin amaçları: anne bebek bağlanma bozukluğunun farkındalığını arttırmak, bu annelerin daha iyi hizmet almalarını teşvik etmek, mevcut zorluklarda annelere karşılıklı destek sağlamak, bu sorunun araştırılmasını teşvik etmek ve hastaları gelişmelerden haberdar etmektir.

 

Bu panele katılan kişilerin bilgileri gizliliği koruyabilmek adına (şimdilik) sadece Ian Brockington tarafından toplanmakta ve bilgisayar korsanlığından korunmak amacıyla bir bilgisayarda değil kilitli bir ortamda basılı belge olarak muhafaza edilmektedir. 

 

Eğer siz de bu sorunu yaşamış ya da yaşayan annelerden biri olarak, bu konuda sorun yaşayan diğer annelere yardım etmek için bir şeyler yapmak istiyorsanız, aşağıdaki bilgiler doğrultusunda bu panele isim vermeniz olumlu bir adım olacaktır.

 

Panel anonimdir. Bu panele destek vermek isteyen annelerin i.f.brockington@bham.ac.uk  mail adresine bir ileti yazarak kendilerini tanıtmaları ve sıkıntılarını bildirerek panele katılım isteklerini bildirmeleri gereklidir (Damgalama yüzünden pek çok kişi takma bir isim   tercih eder, bu yüzden takma bir isim seçilebilir; örneğin İstanbul’dan Ayşe gibi. Dilerseniz gerçek isminizi de yazabilirsiniz. Bu panele gerçek isminizle katılmanız gerekmiyor- hiç kimsenin adı halka açık bir belgede görünmeyecektir.

 

Hiçbir üye destek veya araştırmaya katılmak zorunda değildir. Her bir üye yılda bir kere, ücretsiz olarak bilgilendirme bülteni alacaktır.